Oyun SavunuculuğuCinsiyet eşitsizliği oyun alanında başlıyor

Oyuncak endüstrisi çocukların geleceğiyle oynuyor

Oyuncak dükkânları genellikle raflarını “kız” ve “erkek” olarak ayırıyor ve mağazayı dolaşmaya başladığınızda sizi pembe ve maviden oluşan raflar karşılıyor. Yetişkinler genellikle kız çocuklarına oyuncak bebekler ve güzellik setlerini yakıştırırken, erkek çocuklarına arabalar, silahlar veya yapı setleri uygun görüyor. Aslında oyuncak rafları yetişkinler dünyasındaki cinsiyetçi kalıpların ve eşitsizliklerin bir yansıması. Yetişkinler ev işlerini paylaşmaktan bahsediyor ancak oyuncak mağazaları pembe raflarda mutfak gereçleri, süpürge makineleri ve oyuncak bebekler sunuyor. Yetişkinler “Eşit İş Eşit Ücret” diyor ancak oyuncak raflarında STEM oyuncakları, yapı setleri ve motorlu araçları erkek çocuklara yönelik pazarlanıyor. Eşitsizlik yetişkinlerin dünyasında değil çocukluk çağında başlıyor. Kimin bakım ve ev işleri, kimin mühendislik ve bilimde yer alabileceğine önceden karar veren oyuncak sektörü çocukların geleceğiyle oynuyor. 

Oyuncakları pembe ve mavi olarak ayırmakta ne sorun var? Pembe bizim düşmanımız mı?

Cinsiyetçi oyuncak tartışmalarında şu sorular sıkça karşımıza çıkıyor: “Oyuncak raflarını mavi ve pembe olarak ayırmanın nesi kötü?”, “Ne yani, şimdi pembe bizim düşmanımız mı?”. Aslında kimse renkleri yasaklamak istemiyor. Burada sorun renklerde değil, cinsiyetçi kalıplarda ve pembe-mavi pazarlamada. Bir kız çocuğunun pembe rengi sevmesinde hiçbir problem yok; problem, “kızlar pembe sever, erkekler mavi” kabulünün baştan yapılması ve bu şekilde kurgulanan tüm ürün ve hizmetlerin çocuklara başka şans bırakmaması. Böyle bir dünyada aslında pembe rengi seven bir erkek çocuğu belki zorbalığa uğruyor ve bunu saklamak zorunda kalıyor. 

Bu durum çocukların renk tercihlerini etkilemekte kalmıyor, bu renk kodlaması yardımıyla erkekler ve kızlar için bambaşka dünyalar yaratılıyor. Çocuklar, oyuncakların tasarımından rengine, ambalajından oyuncak raflarındaki tabelalarına ve reklamlara kadar farklı unsurlardan etkileniyor. Bebek arabaları, oyuncak evler, güzellik ürünleri, elektrikli süpürge, fırın gibi ev aletlerini pembe raflarda sattığınızda bu pembe pazarlama kız çocuklarına ev ve bakım işlerinin onların sorumluluğunda olduğunu söylüyor. Bu haliyle pembe pazarlama çocukların seçeneklerini daraltıyor, potansiyellerini kısıtlıyor ve çocuklar arasında cinsiyet üzerinden ilerleyen bir ayrımcılığa yol açıyor. Ebeveynlerden sıkça “Benim çocuğum pembeyi çok seviyor, ne yapmam gerekiyor?” sorusu geliyor. Çocukların bilimsel beceriler ve eleştirel düşünceyi destekleyen tüm oyuncaklara eşit erişimleri oldukları sürece çocuklarının pembeyi veya maviyi sevmelerinde hiçbir sorun yok. Sorun, pembe-mavi pazarlama bazı oyuncakların sadece kız çocukları için, bazılarının erkek çocukları için olduğunu ima ettiğinde ortaya çıkıyor. Bu pazarlama alışkanlığı, kız ve erkek çocuklarının aynı oyuncaklardan hoşlanamayacağını, erkeklerin ev işleriyle veya çocuk bakımıyla, kızların mühendislik veya bilimle ilgilenmediğini kabul ediyor ve ettiriyor. 

Oyuncaklar çocukların gelecekteki kariyerlerini etkiliyor

Oyuncaklar çocuklar için gelişim fırsatları sunuyor. Çocuklar oyun yoluyla dünyayı tanıyor, ihtiyaçlarını ve ilgi alanlarını keşfediyor. Çocukların oyuncaklarla olan deneyimleri ayrıca kişisel yaşantılarında ve gelecekteki kariyerlerinde nelerin mümkün olup olamayacağına dair algılarını şekillendiriyor. Kız ve erkek çocuklarına farklı oyuncaklar sunulduğunda bu deneyim çocuklara gelecekte kimin bilim, teknoloji ve inşaat alanlarında kiminse bakım ve ev işlerinde çalışabileceğine dair bir fikir aşılıyor. Çocukları doğdukları andan itibaren cinsiyet kalıplarına boğmak onları gelecek hayatlarını şekillendiren bir dizi kurallar ve beklentilerin içine hapsediyor; bazı yolları açarken bazı yolları da kapatıyor. Oyuncak endüstrisi böylece çocukların kendilerini keşfetmelerini engelliyor ve potansiyellerini kısıtlıyor. 

Oyuncak endüstrisi bundan 50 yıl öncesine göre daha cinsiyetçi

Oyuncak dünyası aslında sanıldığının aksine her zaman bu kadar pembe ve mavi değildi. San Jose State Universitesi’nde cinsiyet ve oyuncaklar üzerine çalışan ve oyuncak katalogları ve reklamlarının zaman içindeki değişimini inceleyen Prof. Dr. Elizabeth Sweet oyuncakların bundan 50 yıl öncesine göre daha fazla cinsiyetçi olduğunu söylüyor. Sweet’in araştırması 1970’teki oyuncak reklamlarında çocukların sarı, yeşil, kırmızı gibi farklı renklerde oyuncaklarla oynadığını, ev işleri ve bilim/mühendislik konusunda cinsiyetçi bir ayrım olmadığını gösterirken 1980 ve 1990’larda oyuncakların daha fazla cinsiyete göre ayrılmaya başladığını ve bugün raflarda gördüğümüz mavi-pembe ayrımınına yaklaştığını gösteriyor.

Ebeveynler çocukları için daha kolay ve hızlı şekilde alışveriş yapmak istiyor. Oyuncak sektörü de bu baskıyla oyuncak pazarlama stratejisini kız ve erkek çocuklarını farklı hedef gruplar olarak kurgulayarak düzenliyor ancak bu pazarlama eşitsizliklerin oyuncak raflarında başlamasına neden oluyor. Tüm bu gelişmelerle birlikte oyuncak sektöründe değişimi arzulayanların sayısı da artıyor. İngiltere’deki “Let Toys Be Toys” adındaki ebeveyn topluluğu bunun en güzel örneklerinden. Topluluk bugüne kadar yürüttüğü kampanyalarla 15’ten fazla oyuncak mağazasının raflarındaki cinsiyetçi tabelaların kaldırmasını sağladı. Let Toys Be Toys bugün hala yayıncılık, tekstil ve oyuncak sektöründeki cinsiyete dayalı kalıpların kaldırılmasına yönelik medya kampanyalarına devam ediyor.

Çocuklar için tüm seçeneklerin açık olduğunu göstermemiz gerekiyor

Çocuklara eşit bir oyun deneyimi sunmak bizim elimizde. Ebeveynler, öğretmenler, oyuncak tasarımcıları, reklamcılar ve oyunla ilgilenen tüm yetişkinler olarak oyuncak sektöründeki cinsiyete dayalı kalıpların kaldırılmasını talep etme sorumluluğuna ve gücüne sahibiz. Yapmamız gereken ana şey, tüm seçeneklerin bütün çocuklara açık olduğunu göstermek. Çocukların potansiyellerini, gerçek ilgi alanlarını keşfetmelerine imkan tanımamız, oyuncaklarını seçerken ve oyuncaklarıyla oynarken kendilerini özgür hissetmelerini sağlamamız gerekiyor.

“Bunları sağlamak için ne yapabilirim?” diyenlere birkaç öneri:

  • Sadece kız çocukların bakım ve ev işleri oyuncaklarıyla oynadığı bir reklam mı gördünüz? İlgili şirketten çocukların çeşitliğini yansıtan, kız ve erkek çocukların aynı oyuncaklarla oynadığı, daha kapsayıcı reklam kampanyaları düzenlemesini talep edebilirsiniz. 
  • Raflarını veya websitesini kız ve erkek çocuklara göre ayrı ayrı düzenlemiş bir oyuncak mağazasına mı denk geldiniz? İlgili mağazadan ürünlerini sunarken cinsiyete dayalı etiketlerle değil oyuncakların teması veya işlevi üzerinden kategorilendirmesini talep edebilirsiniz. 
  • Cinsiyetçi kalıpların dışında stratejiler kuran ve uygulayan oyuncak firmalarını destekleyebilirsiniz.
  • Çocuğunuza tüm çocukların bütün oyuncaklarla oynamasının mümkün olduğunu anlatabilir, bir oyuncak mağazasını gezerken tüm oyuncak raflarını incelemesine ve kendi oyuncağını kendisinin seçmesine teşvik edebilirsiniz. 
  • Hediye alırken cinsiyetçi kalıplar dışında potansiyellerini keşfetmelerine imkan tanıyacak oyuncaklar seçebilir, onu farklı oynama ve düşünme biçimlerine alıştırabilirsiniz. 
  • Çocuğunuzla oynarken siz de cinsiyetçi kalıpların dışında davranmaya özen gösterebilir, ona bu konuda rol model olabilirsiniz. (Bir babanın oğluyla birlikte oyuncak mutfak gereçleriyle oynaması, bir annenin kızıyla oyuncak arabalarla oynaması gibi)
  • Toyi’nin “Oyun Savunucuları” adını verdiği topluluk programı kapsamında, oyuncak sektöründeki cinsiyetçi kalıpların kaldırılmasına yönelik düzenlediği etkinliklere katılabilir ve bu sorun için ortak çözüm üretme çabalarına dahil olabilirsiniz. 

Siz de önerilerinizi yorum bölümüne yazmayı unutmayın!

 

Fotoğraflar: Let Toys Be Toys, Sears, Canadian Tire

2 comments

  • beril

    24 Mart 2020 at 15:10

    oyun alanında cinsiyet eşitliği <3

    Reply

  • derya

    24 Mart 2020 at 15:11

    öneriler çok iyi

    Reply

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *